Vasat/orta/merkezde bir ümmet/topluluk olanlara
ve
olmak isteyenlere selâm olsun…
Özellikle Müslüman olduğunu söyleyen insanlar bana göre şunlara dikkat etmeli:
Birileri; bizim gibi düşünmüyorlar, diye insanları hemen gaflette, sapıklıkta ve ihanet içinde olmakla vs. suçluyor, böyle yapmamalılar diye düşünüyorum…
Yanlışları varsa; İlim (Kur’an) ile bu insanları sadece ayetleri vererek uyarırsak daha iyi olur diye düşünüyorum… Bırakın ayetlerin anlamlarını kendileri düşünsünler… Bugün öğüt almasalar, bir gün; yani zamanı geldiğinde öğüt alırlar…
Unutmayalım ki; hiç kimse kendini: Gaflette, dalâlette, ihanet halinde kabul etmez…
Örnek verecek olursak; insanların değer verdiği şeyler; Hadisler veya bugün tartışmalı konulardan olan Salât/Namaz, Cin, Melek vs. konular olabilir ve bu Hadislere veya konulara siz: PALAVRA dediğinde, SAFSATA dediğinde; artık o insanlarla iletişim halinde olmanız veya iletişim kurabilmeniz mümkün olamaz!.. Veya Kur’an dışında inandığı ne gibi değerler varsa, o değerleri aşağılayıcı sözler sarfettiğimizde, muhatabımızla artık iletişim kurmamız diyorum mümkün olamayabilir…
Bunu özellikle son zamanlarda YALNIZ KUR’AN diyen arkadaşlarda görüyorum… Dediğim dedik diyor başka bir şey de demiyor. Tamam dediğimiz dedik olsun ama karşı tarafın düşüncesine, inancına da ölçülü davranalım; saygı göstermesek de!..
Ne yalan söyleyeyim 70’li, 80’li yıllarda aynı dengesizlikleri, hataları ben de yapıyordum, yaptım: Allah beni affetsin; şimdi onlarda kendimi görüyorum ve ne kadar büyük hatalar yaptığımı farkedip, o dönemlerde kırdığım insanların gıyabında Allah’tan af, bağışlanma ve onlardan özür diliyorum…
Öyle sanıyorum ki; YALNIZ KUR’AN demek, zaman içerisinde bizde BİR KİBİR oluşturmuş ve bizim (kendimiz) dışındaki insanları küçümseyici bir tavra sahip olmamıza vesile olmuş; aynı olayı bugünkü arkadaşlarda da görüyorum…
Aslında şimdi de ben YALNIZCA KUR’AN diyorum!.. Ama karşı tarafa yansıtma şeklimde bir olgunlaşma olmuş gibi geliyor bana…
Yani kimseyi; -kişisel, şahsi anlamı kastediyorum- rahatsız etmeden hitabetmesini öğretti Rabbim, bu geçen zaman içerisinde; bana öyle geliyor…
Ama inanç anlamında rahatsız olanlar zaten her zaman rahatsızlık duyacaklardır; onun için de elimden birşey gelmez, ne yapayım; kendilerini düzeltsinler…
Dolayısıyla Allah; onların ilahlarına/tanrılarına, değer verdiklerine sövülmemesi gerektiğini vurguluyor!..
Çünkü onlar da bilmeden sizin ilahınız olan; “Tek olan Allah’ınıza” sövebilirler, diye hatırlatmada bulunmuyor mu?!
Şöyle dönüp ve kendimize bir bakalım; her gün, her ay, her yıl ve ömrümüz boyunca ne kadar söz/hadis söylüyoruz; yani kendi sözümüzü, hadisimizi?!..
Allah Rasûlü vahiy geldikten sonraki hayatında, yani; 23 yıllık yaşamında: Bir tek söz/hadis dile getirmiş olmamış olabilir mi? Yani meselelere açıklık getirmek adına!..
Ha elbette Hüküm açısından bu hadislerin Kur’an’ın yanında BİR ORTAKLIĞI olabileceğini kesinlikle düşünmüyoruz!..
Vasat/orta/merkezde bir ümmet/topluluk olanlara ve olmak isteyenlere selâm olsun…
Bir cevap yazın