«Yaşama dair bir katkıda bulunmayacaksan; bir çift söz etmeyeceksen, bir çift güzel söz!.. Geldiğin gibi yine sessizce gitsen ne iyi olur: Böylece ben seni üzmemiş olurum. Büyüklerim derdi sana birtek söz ile bile katkıda bulunmayanla arkadaşlık yapma!.. Bu öğütleri aklıma geldikçe sessiz yığınlara olan ilgisizliğim beni verimsiz kılıyor!.. Haydi, orada köşede duran; sil beni de sessizce çek git… Çünkü ne anladığını ve ne de ne anlamadığını bilmiyorum; sen bana bakıyorsun ben sana öylece duruyoruz… Ben sana iyi geliyorsam, sen de bana iyi gel; güzel şeyler söyle, beni öldürme… Hem sana iyi geldiğimi söylüyorsun ve hem de beni en azılı düşman gibi ağır birşekilde eleştiriyor, öldürüyorsun… Oysa ben de senin gibi biriyim; beni yaşatacak, besleyecek güzel sözlere ihtiyaç duyan biriyim… Oysa sen Beni öldürüyorsun farkında mısın? Oysa yaşamalıyım, yaşamalıyım ki; senden başkalarına belki faydam dokunur… Hadi orada sessizce durma çek git, ama yine dost kalalım… İhtiyaç duyduğunda yine ben burdayım… Gel, ne zaman istersen kapım açık… Sen de dilersen kapıyı sert ve hızla çekip gitme ve biraz açık bırak… Geri döndüğünde yüzüme bir gülümseme atabilesin…» [SADIK TÜRKMEN, 26.05.2011, Saat: 14:15 İstanbul, GÜNLÜKten]
Bir cevap yazın