Mealimizde kullandığımız parantezler hakkında bilgilendirme[*]
~ «Mealimizde kullandığımız parantezler hakkında bilgilendirme: “Artık şu herkes tarafından biliniyor; parantezler Kur’an’dan değil Meal Sahibi’nin Kur’an’ın Çevirisi’nin yapıldığı dilin durumuna göre tefsiridir!..”»
«Bir de parantezleri (parantez içi açıklamaları), cümle içerisinde anlam karmaşasına sebebiyet vermemek için koymak zorunluluğu hissedildi. Daha önce benim de görüşüm parantezsiz bir Meal yönünde olmasına rağmen, Meal hazırlık aşamasında bu görüşümden vazgeçtim. Neden diye sorabilirsiniz. Çünkü Meal yapmaya başladığım sıralarda, yani Cümle kurarken yaşadığım zorlukları görünce: “Parantez içi ilâveler, birçok yazarın ve okuyucunun inandığının tersine, mütercimin veya müfessirin ilâhi kelâma bir müdahalesi değil, tam tersine Kur’an Dilinin temel özelliklerinden biri olan eksik ve yanlış anlaşılabilecek ifadenin ara bağlantılarının gereği” anlamında Merhum Muhammed ESED’in dillendirdiği bu cümlesi beni ikna etti. Ancak bizim bu çalışmamızda güzel ve farklı bir yöntem geliştirdim. Okumaya başladığınızda dikkatinizi mutlaka çekecektir. Bazı cümle içinde parantez içleri düz karakterlidir. Aşağıda örnekte görüleceği üzere parantez içi verdiğimiz kelime ya bir önceki satırda geçmiştir veya bir önceki ayette veya aynı Sure içinde konuyla ilintilidir:
|
Allah’ın adıyla
«13. Böylelikle onu annesine geri gerdik
(annesinin) gözü aydın olsun, üzülmesin
ve
Allah‘ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin!
Fakat onların birçoğu bilmiyorlar.» [KASAS SURESİ’nden]
|
Bazıları da italik/eğik karakterlidir. Eğik olması Kur’an’ın bütünlüğünden alınmıştır anlamını taşıdığı gibi, aynı zamanda Sözlük anlamı olarak veya okelimenin farklı anlamlarını ifade etmek istediğimizde de (parantez içinde eğik/italik karakter) kullanıldı :
|
Allah’ın adıyla
«10. ENGELLEYENİ gördün mü;
11. İbadet eden (namaz kılan, Kur’an okuyan, davet eden) bir kulu?» [MÜZZEMMİL SURESİ’nden]
Ve parantezin bir başka kullanımına örnek verecek olursak, yani; kelimelerin farklı anlamlarını daha uygun bir dil ile ifade etmek bakımından aşağıdaki örnekte olduğu gibi:
«6. Şüphesiz gece (kalkışı, Kur’an’ı okuma/anlama bakımından),
tesirce şiddetli (anlayışça daha uygundur)
ve
Özümseme (kavrayış) bakımından daha etkilidir.» [MÜZZEMMİL SURESİ’nden]
Yine zaman zaman uzun Surelerde okuyucular kimden bahsedildiğinden kopmasından diye parantez içlerinde konunun başında dile getirilen (Allah)’tan, Peygamber adlarından (Musa), (İsa), (Yusuf) şeklinde hatırlatma babında konulmuştur:
«14. DERKEN (Musa),
güçlü çağına erişip (zihnen) iyice olgunlaşınca;
ona hüküm ve ilim verdik.
İyilikte bulunanları işte böyle ödüllendiririz.
15. (Musa) halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi.
Orada dövüşen iki adam gördü.
Birisi kendi taraftarı, diğeri ise düşmanlık yapanlardandı.
Kendi taraftarı olan kimse,
düşmanlık yapan kimseye karşı ondan yardım istedi.
Musa da diğerine bir yumruk attı, o da derhal ölüverdi.
Dedi ki: “Bu (dövüş) şeytanın işindendir!
Gerçekten o; apaçık, saptırıcı/saldırgan bir düşmandır!”» [KASAS SURESİ’nden]
«74. EVET, O GÜN (Allah) onlara seslenir, der ki:
“O iddia ettiğiniz ortaklarım nerede?”
75. Her ümmetten bir şahit çekip çıkardık da:
“Delilinizi getirin” dedik.
Artık bilmişlerdir ki; kesinlikle gerçek Allah’a aittir
ve
uydurup iftira ettikleri şeyler kendilerinden sapıp gitmiştir.» [KASAS SURESİ’nden]
|
Yukarıda değindiğimiz gibi; yine bazı kelimeler italik/eğik olarak verildi. Bir kelimenin sözlük anlamı olarak kullanıldı. Okuyucu o kavramın anlamını anında öğrensin diye. Bir anlamda Bu Meal sözlüğe ihtiyaç duymadan Sözlük işlevi de görmektedir. Çünkü bu kavramları bilmeyen, henüz İslâm ile müşerref olmayan insanlar düşünüldü, ayrıca İlköğretim, Ortaöğretim seviyesindeki bu kelime ve kavramlara uzak gençlerimiz düşünüldü. Daha da önemlisi Kur’an, diğer kitaplar gibi tahrif edilmemiş/bozulmamış bir kitaptır. Çünkü orijinali/Arapça aslı Allah tarafından korunan bir kitaptır. Ancak gerek içten, gerek dıştan İslam karşıtları Kur’an-ı Kerim’de bunu yapamayınca KUR’AN MEALLERİ’nde bu emellerini gerçekleştirmişlerdir. Yani kelimelerin anlamını değiştirerek bunu başarmışlardır. Yani Arapça kelimelerin kasdettiği manadan uzak bir mana vererek bu emellerine ulaşmışlardır. Bir anlamda ve büyük oranda Bizim Meal’de, Hz. Peygamber (sav) Efendimize ilk indiği/indirildiği şekliyle kavramların asli anlamları korunmaya çalışılmıştır. Çünkü gerçekten büyük bir ekip çalışmasıdır ve neredeyse bunun için tam 30 yıl emek harcanmış ve öyle yayınlanmıştır. Hâlâ da gerek görüldükçe her baskıda düzeltiler yapılarak değerli okuyucularımıza sunulmaktadır.»
_____________________________
[*] SUNUŞ Yazısından ilâve edilerek buraya alınmıştır, Birinci Baskı Mavi Kitap, İstanbul 2006, Sh. XXXIV.
BİR ÖRNEK DAHA VERECEK OLURSAK; daha iyi anlaşılması açısından:
Bakınız meselâ şu ayetteki paranteze dikkat edelim:
«7. EY İNANANLAR!
Siz Allah’a (kullarına iyilik yaparak) yardım ederseniz,
O da size yardım eder,
adımlarınızı sağlam bastırır.» [MUHAMMED SURESİ’nden]
|
PARANTEZSİZ:
«7. EY İNANANLAR!
Siz Allah’a yardım ederseniz,
O da size yardım eder,
adımlarınızı sağlam bastırır.»
|
KUR’AN’IN GENEL BÜTÜNLÜĞÜNDE dikkat edilirse görülecektir ki; Allah bizzat kullarına KENDİ ADINA yani ALLAH ADINA yardım yapılmasını istiyor.
Bazı ayetlerde hatırlarsanız; yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara yardım ediniz diye belirtilir…
Bu ayette parantez ile O BAĞLANTIYI İNSANLAR KAYBETMESİN diye vurgulamış oluyoruz… Parantezler genelde bu şekildedir…
Yani MEALİMİZLE hitabettiğimiz çevre ve çevreleri (her kültür çevresinden insanları) düşünerek parantezleri koymak durumunda kaldık…
Dini kültüre sahip insanlar bu ayeti okuduğunda ayette geçen bu ifadeyi doğru anlayabilir ama ya hiçbir dini kültüre ve literatüre sahip olmayan insanlar?!
Henüz ilk okumalarında O BAĞINTIYI kuramayacakları için BİR KOLAYLIK anlamında koyduk…
Ki daha sonraları defalarca okuduğunda KUR’AN AYETLERİNİ akıllarında tutacaklarından dolayı bir sorun olmayacaktır inşaallah…
Artık şu herkes tarafından biliniyor; PARANTEZLER KUR’AN’DAN DEĞİLDİR, MEAL SAHİBİNİN TEFSİRİDİR!..
Bizim parantezler SUNUŞ yazımızda da ifade edilmiştir; gerek ayetlerin siyak ve sibakı, gerekse Sure bütünlüğü ve yine gerekse Kur’an bütünlüğün gözönünde bulundurularak verilmiştir.
Eğer biz parantezlerle insanları anlayışlarına (tefsir ile yani katkıda bulunmasaydık) bilindiği üzere ÇOK ÖNEMLİ BAZI KAVRAMLAR birileri tarafından gerek Meallerde ve gerekse Tefsirlerinde çarpıtılmıştır.
Örneğin: EVLİYA, RABITA, son zamanlarda Meal ve Tefsirlerde NAMAZ Meselesi, MELEK, CİN, ADEM’E SECDE, ADEM’İN ÇOCUKLARININ BİRBİRLERİYLE EVLİLİKLERİ MESELESİ gibi daha bir çok meseleler çarpıtılarak verilmiştir. Çünkü adamların inancı öyle.
Rabıta geçtiğinde ayetler: “Müridlerin, Şeyhlerine düşünerek ondan yardım istemesidir” diye açıklamışlar ve yine “Evliya” kavramı geçtiğinde Allah dostlarından maksadın kendilerine işaret ettiği yönünde gönderme yapmışlardır. (Ruh’ul-Furkan, Mahmud Ustaosmanoğlu)
BİZİM VERDİĞİMİZ PARANTEZLER EN AZINDAN KUR’AN’IN GENEL BÜTÜNLÜĞÜNDE, YAPTIĞIMIZ PARANTEZLER KESİNLİKLE GEREK BİR SÛRE’DE, GEREKSE KUR’AN’IN O AYETİ AÇIKLAYICI BAŞKA AYETLERİNDEN ALINTIDIR…
Bir cevap yazın