Dünya Kadınlar Günü nedeniyle;
Nisa 34’ü ele alıp yeniden düşünüyoruz:
Kadınların dövülme meselesi üzerine görüşlerinizi bekliyoruz.
.
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ NEDENİYLE;
Nisa: 34 üzerinde birlikte yeniden düşünmeye davet!..
Bu ayeti yeni baskıda sizden gelen görüş ve düşünceye göre yeniden düzenlemeyi düşünüyorum. Bu açıdan bugün ve yarın bu konu üzerinde görüşü olan arkadaşları yorum yapmaya çağırıyorum. Çünkü ayete son şeklini sizlerden gelen yorumlar değerlendirilerek verilecektir.
Çeşitli Mealler’den Nisa: 34;
/// Diyanet İşleri :
Allah’ın adıyla
Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür.
Ali Bulaç:
Allah’ın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde ‘sorumlu gözeticidir.’ Saliha kadınlar, gönülden (Allah’a), itaat edenler, Allah nasıl koruduysa görünmeyeni koruyanlardır. Nüşuzundan korktuğunuz kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın, (bu da yetmezse hafifçe) vurun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Doğrusu Allah yücedir, büyüktür.
Celal Yıldırım:
Erkekler, kadınlar üzerine koruyucu ve işlerini yürütücü üstünlüktedirler. Bu da Allah’ın kimini kimine üstün kılması ve erkeklerin mallarını (mehir ve nafaka olarak) harcamaları sebebiyledir. Bu bakımdan güzel huylu, iyi amelli kadınlar itaâtlıdırlar. Allah (onların haklarını ve iffet perdelerini) nasıl koruduysa, onlar da (kocalarının) yokluğunda öylece (hem kendilerini, hem kocalarının mal ve şerefini) korurlar. O kadınların ki, baş kaldırıp itaatsizliklerinden endişe duyarsanız, önce onlara öğüt verin, sonra da yataklarında yalnız bırakın ; (yola gelmezlerse) bu defa dövün. O takdirde (kadınlık vecibelerini yerine getirip) size itaat ederlerse, artık (üzüp incitmek için) aleyhlerinde bir yol aramayın. Şüphesiz ki Allah, çok yücedir, çok büyüktür.
Diyanet Vakfi:
Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah’ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.
Edip Yüksel:
Erkekler kadınları gözetirler. Zira ALLAH herbirine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir. Nitekim erkekler evin geçiminden sorumludur. Erdemli kadınlar, (Tanrı’nın yasasına) boyun eğer ve ALLAH’ın korumasını emrettiği (onur ve iffetlerini) tek başlarına bile olsalar korurlar. İffetlerinden endişe duyduğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarınızı ayırın ve nihayet onları çıkarın. Size itaat ederlerse onlara karşı bir yol aramayın. ALLAH Yücedir, Büyüktür.
Elmalılı Hamdi Yazır:
Er olanlar kadınlar üzerinde hâkim dururlar, çünkü bir kerre Allah birini diğerinden üstün yaratmış bir de erler mallarından infak etmektedirler, onun için iyi kadınlar itaatkârdırlar, Allah kendilerini sakladığı cihetle kendileri de gaybı muhafaza ederler, serkeşliklerinden endişe ettiğiniz kadınlara gelince: evvelâ kendilerine nasıhat edin, sonra yattıkları yerde mehcur bırakın, yine dinlemezlerse döğün, dinledikleri halde incitmeye behane aramayın, çünkü Allah çok yüksek, çok büyük bulunuyor.
Hasan Basri Çantay:
Erkekler kadınlar üzerine haakimdirler. O sebeble ki Allah onlardan kimini (erkekleri) kiminden (kadınlardan) üstün kılmışdır. Bir de (erkekler onları) mallarından infaak etmektedirler. İyi kadınlar itaatli olanlardır. Allah kendi (hak) larını nasıl koruduysa onlar da öylece göze görünmeyeni koruyanlardır. Şerlerinden, serkeşliklerinden yıldığınız kadınlara gelince: Onlara (evvelâ) öğüt verin (vaz geçmezlerse) kendilerini yataklar (ın) da yalınız bırakın. (Yine kâr etmezse) döğün. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Çünkü Allah çok yücedir. Çok büyükdür.
Muhammed Esed:
Erkekler, kadınları, Allahın kendilerine onlardan daha fazla bağışladığı nimetler ve sahip oldukları servetten yapabilecekleri harcamalarla koruyup gözetirler. Dürüst ve erdemli kadınlar, gerçekten Allahın koru(nmasını buyur)duğu mahremiyeti koruyan sadık ve itaatkar kadınlardır. Kötü niyetlerinden korktuğunuz kadınlara gelince, onlara (önce) nasihat edin; sonra yatakta yalnız bırakın; sonra dövün; ve bundan sonra itaat ederlerse onları incitmekten kaçının. Allah gerçekten yücedir, büyüktür.
Şaban Piriş:
Allah’ın bir kısmını bir kısmına üstün kılması ve erkeklerin mallarından geçimi sağlamaları dolayısıyla, erkekler kadınlar üzerine yöneticidirler. İyi kadınlar, gönülden (Allah’a) boyun eğen, Allah’ın koruduğu gizlilikleri koruyanlardır. Kötü davranışlarından korktuğunuz kadınlara öğüt verin. Daha sonra yataklarında yalnız bırakın ve (sonunda) onları dövün. Eğer size itaat ederlerse onların aleyhine yol aramayın. Elbette Allah yücedir, büyüktür.
Süleyman Ateş:
Allâh, insanları birbirinden üstün kıldığı ve mallarından harca(yıp kadınların geçmini sağla)dıkları için erkekler, kadınlar üzerinde yöneticidirler. Bundan dolayı iyi kadınlar itâ’atkâr olup, Allâh’ın kendilerini korumasına karşılık (Allâh’ın verdiği başarı ile) gizliyi korurlar (kocalarına aslâ ihânet etmezler). Hırçınlık, etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarda onlara sokulmayın, onları dövün. Eğer size itâ’at ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Çünkü Allâh yücedir, büyüktür.
Yaşar Nuri Öztürk:
Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah’ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.
.
Kısaca şu konuya da açıklık getirelim: Genelde MEAL SAHİPLERİNİN büyük çoğunluğu: “Kimini kiminden üstün kıldık” diye anlamlandırır. Öyle olunca direk akla gelen; ERKEKLER KADINLARA GÖRE ÜSTÜNDÜR!.. Zaten meallerde de: Erkekler kadınlar üzerine yöneticidirler veya hâkimdirler, diye manâ vermişleridr.
Biz ise;
“Çünkü Allah,
insanların kimini kiminden (kabiliyetçe) farklı kılmıştır” olarak verdik.
.
BİZİM MEAL, yani Sadık Türkmen Meali (2010):
.
34. ERKEKLER eşlerini koruyup kollasınlar.
Çünkü Allah,
insanların kimini kiminden (kabiliyetçe) farklı kılmıştır.
Erkekler kendi mallarından harcasınlar.
İyi eşler (Allah’a) itaatkâr olanlardır.
Allah’ın onları korunaklı yaratması gibi,
onlar da gaybı/gizliyi/iffetlerini korusunlar.
Serkeşliğe/çirkefliğe/fuhşa eğilim sözkonusu olursa;
eşlerinizi yataklarında yalnız bırakın
ve (işin akibetinden korkutarak)
şiddete maruz kalabileceklerini hatırlatın!
Eğer serkeşlik yapmaktan vazgeçerlerse,
artık onların aleyhine başka bir yol aramayın.
Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.
.
Sadık Türkmen 2012 Meali:
.
34. ERKEKLER eşlerini koruyup kollasınlar.
Çünkü Allah,
insanların kimini kiminden (kabiliyetçe) farklı kılmıştır.
Erkekler kendi mallarından harcasınlar.
İyi eşler (Allah’a) itaatkâr olanlardır.
Allah’ın onları korunaklı yaratması gibi,
onlar da gaybı/gizliyi/iffetlerini korusunlar.
İffetlerine gölge düşüren/düşürülen kadınlarınızı,
yataklarında yalnız bırakın
veya
darbedileceklerini (eziyet görebileceklerini) hatırlatarak;
(gerçek hukuken açığa çıkarılıncaya kadar) uzaklaş[tır]ın!
Eğer bundan sonra (Allah’a) saygılı davranırlarsa,
artık onların aleyhine başka bir yol aramayın.
Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür. ///
.
.
BU ARAŞTIRMAMIZIN NETİCESİNDE,
Nisa: 34’ü şöyle meallendirdik:
«34. ERKEKLER eşlerini koruyup kollasınlar.
Çünkü Allah,
insanların kimini kiminden (kabiliyetçe) farklı kılmıştır.
Erkekler kendi mallarından harcasınlar.
İyi eşler (Allah’a) itaatkâr olanlardır.
Allah’ın onları korunaklı yaratması gibi,
onlar da iffetlerini korusunlar.
İffetlerine gölge düşüren/düşürülen kadınlarınızı;
önce güzellikle uyarın,
sonra yataklarında yalnız bırakın
veya
(gerçek aydınlatılıncaya kadar bir süre evden) uzaklaşın!
Eğer nasihati/uyarıları dikkate alırlarsa,
artık onların aleyhine başka bir yol aramayın.
Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.
35. Eğer;
karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz,
erkeğin ailesinden bir hakem,
kadının ailesinden bir hakem gönderin.
İki taraf düzeltmek isterlerse,
Allah da onların uzlaşmasına izin verir.» [NİSA SURESİ’nden]
.
Bu şekilde anlamlandırmamızda;
1) Gerek kadın kendi kendini böyle kötü bir duruma düşürebilir.
«İffetlerine gölge düşüren/düşürülen kadınlarınızı;»
~ Bir erkeğin nikahı altındayken, gözü başka birilerinde olabilir gerçeğinden yola çıkılarak bu kanaate varıldı. Özellikle İNTERNET çıktı çıkalı bırakın bekar kızları, erkekleri; evli kadın ve erkekler bile farklı partnerler ile bu ayette işaret edilen olaylara sebebiyet verebilecek ilişkiler yaşayabiliyorlar. Dolayısıyla günümüzde bu ve benzeri durumda bir sürü kadın darba/eziyete uğramıştır; gerek eşleri ve gerekse kadının babası ve kardeşleri (akrabaları) tarafından
.
2) Veya başka birileri tarafından iftiraya uğrayabilir.
«İffetlerine gölge düşüren/düşürülen kadınlarınızı;»
~ Kadın, böyle bir fiil içinde olmayabilir. Kendisini çekemeyen birileri tarafından iftiraya uğratılmış olabilir. Peygamberimizin güzide eşlerinden Hz. Aişe validemizin başına geldiği gibi. Yaklaşık bir ay gibi bir süre, Hz. Peygamber (sav) eşi Aişe’den uzaklaştığı gibi, diğer tüm eşlerinden de uzaklaşarak ayrı yaşamıştır. Daha sonra gerçeğe TEK TANIK OLAN ALLAH; vahyettiği ayetler ile gerçeği açığa çıkarmış ve bu olayın münafıkların bir düzeni olduğunu vurgulamıştır. Bugün de bize; Nisa 35’te HER İKİ AİLE’den bir HAKEM seçilerek böyle bir durumun araştırılması ve gerçeği açığa çıkarılması tavsiye olunmaktadır. (İş hukuka yansımadan önce bu girişimin faydalı olabileceği öngörülmektedir).
Yukarıdaki katılımları ile bize destek veren herkese; bizim daha detaylı düşünmemize ve araştırmalar yapmamıza vesile oldukları için şükranlarımı sunarım.
Şimdi yukarıda işaret ettiğimiz gibi, bir de bu yönde AYETLERİ OKUYUP YORUMLARINIZI geçerseniz mutlu olacağımı bilmenizi isterim.
Selam ve saygılarımızla…
.
“Daraba” kelimesine gelince, birden fazla anlamlara gelmektedir. Kur’an’ın çeşitli ayetlerinde farklı manâlarında yerine göre kullanılmıştır.
Bakara 173’te:
ضَرْبًا = darben: dolaşarak, seyahat ederek gibi manâlara da gelir. Biz ise; “Yeryüzünde ticarete vakit ayırmayanlar içindir” dedik, yani imkânsızlık yüzünden seyahat edemeyenler olarak verdik.
Al-i İmran 156’da:
إِذَا ضَرَبُواْ = izâ darabû: sefere çıktıkları zaman anlamlar yüklenir. Biz de “sefere veya savaşa çıktığında” diye verdik.
Bakara 60’da:
اضْرِب = idrib: vur, olarak manâlandırılabilir. Bizim Meal için de aynı Türkçe ifadeyi tercih ettik: “Biz de; “Asanla kayaya vur” demiştik.
Dolayısıyla “DARABA” geçen her yerde hep VURMAK, DÖVMEK anlamı kullanılamaz. Kelimeye ayetin bağlamına göre anlam verilebilinir/kazandırılabilinir.
Nisa 34’ü; Hz. Aişe (ra) Validemize atılan iftira ile ilgili gönderilen ayetlerle birlikte düşünmeliyiz. Çünkü Hz. Peygamber (sav) ve Fakihe Validemiz Hz. Aişe (ra) bu ayetlere göre Allah’ın hükmünü uygulamışlardır.
Burada Hz. Peygamber (sav)’in eşi Hz. Aişe ile yatağını ayırmış ve sonra da bir süre (30 gün kadar) ya kendisi uzaklaşmış veya Aişe Validemiz Babası Hz. Ebu Bekir’in evine gitmiştir.
Asla BİR DÖVME, DAYAK sözkonusu olmamıştır.
.
.
«11. O AĞIR iftirayı uyduranlar sizin içinizden bir güruhtur.
Bu iftirayı kendiniz için kötü bir şey sanmayın.
Aksine o sizin için bir hayırdır.
Onlardan her biri için işledikleri günahın cezası vardır.
İçlerinden (elebaşılık ederek),
o günahın büyüğünü üstlenen için ise ağır bir azap vardır.
12. Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar,
kendi(din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de;
“Bu apaçık bir iftiradır” deselerdi ya!
13. Onlar (iftiracılar),
bu iddialarına dair dört şahit getirselerdi ya!
Madem ki şahit getirmediler;
işte onlar,
Allah yanında yalancıların ta kendileridir.
14. Eğer size dünya ve ahirette Allah’ın lütfu
ve
rahmeti olmasaydı,
içine daldığınız bu iftiradan dolayı,
size mutlaka büyük bir azap dokunurdu!
15. Hani o iftirayı dilden dile dolaştırıyor;
hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyleri,
ağzınıza alıp söylüyor
ve
bunu önemsiz bir iş sanıyordunuz.
Halbuki bu, Allah katında büyük bir günahtır.
16. Bu iftirayı işittiğiniz vakit;
“Böyle sözleri ağzımıza almamız bize yaraşmaz.
Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım!
Bu çok büyük bir iftiradır” deseydiniz ya!
17. EĞER inanıyorsanız; bu gibi şeylere
bir daha ebediyen dönmemeniz için,
Allah size öğüt veriyor.
18. Allah size âyetleri açıklıyor.
Allah bilen ve doğru hüküm/karar verendir.
19. İnananlar arasında, hayasızlığın yayılmasını arzu eden
kimseler var ya;
onlar için dünya
ve
ahirette çok acıklı bir azap vardır.
Allah bilir, siz bilmezsiniz.
20. Allah’ın lütfu ve rahmeti sizin üzerinize olmasaydı
ve
Allah çok esirgeyici
ve
çok merhametli olmasaydı haliniz nice olurdu?» [NUR SURESİ’nden]
.
KADIN ve ERKEKLERE YÖNELTİLEN BİRKAÇ SORU:
Kadınlara Soru- 1: Siz, hangi hallerde DAYAK YEMEYİ uygun buluyorsunuz? Ya da hangi hal ve şartlarda olursa olsun “dayak yemeyi” onaylıyor musunuz? Ya da hangi şart ve koşulda olursa olsun ‘dayak yemeye’ karşı mısınız?
Kadınlara Soru- 2: Siz kocanızı bir kadınla uygunsuz bir vaziyette görseniz ne yaparsınız? Üzerine saldırıp dövmeye mi kalkardınız veya öldürmek kasdıyla elinize geçirdiğiniz herhangi bir kesici veya delici alet ile saldırıya mı teşebbüs ederdiniz?!
Veya hukuki süreç mi başlatırdınız?!
.
Erkeklere Soru- 1: Siz, hangi hallerde DAYAK ATMAYI uygun buluyorsunuz? Ya da hangi hal ve şartlarda olursa olsun “dayak atmayı” onaylıyor musunuz? Ya da hangi şart ve koşulda olursa olsun ‘dayak atmaya’ karşı mısınız?
Erkeklere Soru- 2: Siz eşinizi bir erkekle uygunsuz bir vaziyette görseniz ne yaparsınız? Üzerine saldırıp dövmeye mi kalkardınız veya öldürmek kasdıyla elinize geçirdiğiniz herhangi bir kesici veya delici alet ile saldırıya mı teşebbüs ederdiniz?!
Veya hukuki süreç mi başlatırdınız?!
.
Burada, yukarıda verdiğimiz Meallerin içinde iki farklı Meal vardır, bizim Mealimizin dışında. O da Sayın Yaşar Nuri ÖZTÜRK ile Sayın Edip Yüksel beyin mealleridir.
Diğer meal sahipleri, genelde dövün olarak manâlandırmışlardır.
.
GEREK BASILI
ve
GEREKSE GÖRSEL BASINDAN,
AYNI ZAMANDA BİZİM GÖZLEMLEDİĞİMİZ DAVALARA GÖRE;
Bir erkek karısını başka bir erkek ile böyle bir durumda yakaladığında; büyük oranda cinayete kadar işin götürmüştür.
Neredeyse çok nadir (neredeyse bindebir oranda) diyebileceğimiz bir oranda erkek ise işi hukuka yansıtmıştır.
Büyük bir kısmı öldürmeye tam teşebbüs ederek karısını yaralamıştır.
Aynı şekilde kadın kocasını aynı şekilde yakaladığında ise erkeklerin uyguladığı durumun tam tersi olay vuku bulmuştur.
Böyle bir kadın, kocasıyla yakaladığı kadını parçalamak (dövmek) niyetiyle üzerine yürümüştür.
Çok nadir (neredeyse bindebir oranda) kadın kocasını öldürmeye tam teşebbüs etmiş ve öldürmüştür.
Çok küçük oranda kadınlar ise kocasını başka bir kadınla yakaladığı esnada kocasını öldürmeye teşebbüs etmiş ve yaralamışlardır.
Bu sorularımıza göstereceğiniz ilgiye şimdiden teşekkür ederim…
.
Sadık TÜRKMEN
(Araştırmacı Fakih)
Farklı mealleriden verilen örnekleri okurken keşke bir bu kadar da kadın müfessirler olsaydı diye düşündüm,
2010 baskısındaki anlatımı daha net ve anlaşılır buldum.
Biz Nisa: 34′ü; Hz. Aişe validemize atılan iftira konusuyla bağıntılı olarak görüyoruz. Orada bizim için EN GÜZEL ÖRNEK olan Hz. Muhammed (sav) nasıl davranmış, bu çok önemlidir.
Hz. Aişe ile hizmetlisi bir savaş dönüşünde geride kalmışlar ve münafıklar bilindiği üzere neler iftira düzmüşlerdi.
Bu durumdan dolayı Hz. Peygamber çok üzülmüştü.
İşte Nisa 34′ü Hz. Muhammed ve Fakihe Aişe Validemiz EN GÜZEL ŞEKİLDE UYGULAMIŞLARDI.
Bu süreci ayet doğrultusunda geçirmişlerdi ve sonra ALLAH, HAKLARINDA GERÇEĞİ AÇIĞA ÇIKARMIŞTI.
Hükmedenlerin, gerçeği açığa çıkaranların en hayırlısı olan Allah; olayın da tek şahidi idi.
Nisa 34′ü aslında KADINA ATILMIŞ BİR İFTİRA
veya
o duruma kendini düşüren bir kadını düşünerek yorumlamalıyız…
Biz; “İffetlerine gölge düşüren/düşürülen kadınlarınızı,
yataklarında yalnız bırakın
veya
darbedileceklerini (eziyet görebileceklerini) hatırlatarak;
(gerçek hukuken açığa çıkarılıncaya kadar) uzaklaş[tır]ın!” şeklinde vermekle; her iki durumu da gözönünde bulundurarak yeniden yapılandırdık…
Bu görüş doğrultusunda şimdi nasıl buluyorsunuz 2012 çevirisini?!
http://www.sadikturkmen.com
Sonra yine aynı meal tefsirde nisa 4. ayetin tefsir kısmına baktığımızda
“Hadis Külliyatının çoğunda kaydedilen bazı SAHİH rivayetlere göre, Hz. Peygamber, eğer gelin kabul etmeye istekli ise, “demir bir yüzüğün” veya “daha da azı”nın, hatta “Kur’an’ın bir ayetinin öğretilmesi” nin bile yetertli olabileceğini belirtmiştir.” diyor ve yaradılış hiyerarşisinde kırılan onurumuzu ayetin meali ile iade ederken elimizdeki tek ekonomik güvencemizi alıyor Hadis Külliyatı ile Esed. Ve artık şartlar olgunlaşmıştır. Tüm dünya müslümanlarının canı çıksa kılını kıpırdatmayacak, cihad etmemek için türlü bahaneler bulacak müslümanım DİYEN erkeklerin savaşmadan seviş politikalarının sığınağı olmuştur nisa 3 meali. Ayetin başındaki yetimleri sonundaki cariyeleri dikkati çekmez hiç. ikişer üçer dörder sevişmek varken. Gerçekte ne anlama geliyor Allah bilir. şimdi kuma getirilince kıskançlık krizine giren ilk eşlerini (nuşuz-geçimsizlik manasına da geliyor nasıl olsa) nisa 34 meali ile dövebilirler. Kadının küçük çocuğu ya da çocukları varsa mihrini de ayet öğrenerek aldıysa hiç bir yere gidemez nasıl olsa.
Ve şimdi desem ki akşam karnı aç gelen kocama yemek vermek yerine, her akşam bir ayet öğretiyorum kıyameti koparacak olan yine kadınlardır. Yani “kocamdır döver de sever de” diyecek kadın da çoktur bence. Stockholm sendromu ne günler için. Ama erkeklerin işine gelmediği için hiç rahatsız olmadıkları bu meallerin üzerinde çalıştığı için Sadık Türkmen’i kutluyorum. erkeklere “Karınızı başka bir erkekle uygunsuz yakalasanız ne yaparsınız?” sorusunu sorabilme cesareti gösterebildiği için de.
Bizim sorguladığımız olaya gelince: Allah’ın emir ve yasaklarına uyup uymama meselesi.
İnsan bu anlamda özgür bırakılmıştır; dileyen uyar, dileyen uymaz.
Uyduğunda ve güzel bir yaşam sürdüğünde dünya hayatında: Cenneti hakeder.
Uymadığında ve kötü bir yaşam sürdüğünde dünya hayatında: Cehennemi hakeder.
Allah; bir insanı öldürmeyi yasaklamıştır: Öldüren dünyada (değişik toplumlarda, ceşitli yasalara göre) cezasını çeker. Ahirette ise; dünyada iken yaptığına pişman olursa affolunabilir.
Allah; zinayı yasaklamıştır: Dileyen bu yasağa uyar, dileyen bu yasağı çiğner. Dünyada bunun cezasını Allah’a göre veren ya da verdiklerini sanan toplumlar da vardır, çeşitli beşeri yasalara göre verenler de…
Allah; velhasılı: İçkiyi, kumarı, hırsızlığı, uyuşturu kullanmayı, iftira da yasaklar. Dediğimiz gibi dileyen dilediğini seçmekte özgür bırakılmıştır.
Aynı şekilde erkek karısını herhangi bir sebepten dolayı dövüyorsa ve kadın da kocasından şikayetçi olursa; hukuk gereğini yapıyor. Hukuka başvurmayan kadınlar da işi Allah’a bırakıyorsa; eğer kocası da hatasını anlayıp bir daha yapmamak üzere eşinden özür, Allah’tan da af ve bağışlanma diliyorsa; hüküm Allah’a aittir: Dilediğine affeder, bağışlar geçer; dilediğine de hakettiği karşılığı verir.
Aynı şekilde HÜKÜM; kocasını döven kadın için de geçerlidir…
İslâm Hukuku’nda ve günümüz Ceza Hukukunda NE YAPACAĞIZ ŞİMDİ’nin karşılığı yok değildir. Kişi ne yapmışsa ve işlediği de suç teşkil eden eylemlerden ise: BİRŞEYLER YAPILIR, hiç endişeniz olmasın.
Sevgilerimle…
Düşünce ve araştırmalarınızda başarılar dilerim…
Doğru olanı herkes akl-ı selim ile düşündüğünde; VİCDAN MAHKEMESİNE danıştığında kesinlikle bulacaktır.
Zaten o yanlış şeyleri yaptıklarında, dikkat ederseniz kendilerine sorulduğunda: ÇOK PİŞMANIM, derler…
Çünkü o işi yaptıkları zaman kızgınlıkla yapmışlardır. İnsana en büyük düşmanlığı yapar İBLİS/ŞEYTAN o fiili süslü göstermiştir.
Yoksa biz erkekler olarak ne mal olduğumuzu biliyoruz.
Biz pislik toplumun pislik öğretilerini, tecrübelerini almış pislikler içinde bocalayan erkekten milletiz. Kadınlar da kendilerine nasıl şahitlij yapıyorlarsa meseleyi öyle değerlendirsinler.
Bu anlamda ben kendimi çok iyi tanıdığım için bu tespitleri yapıyorum.
Bir erkek olarak 13 yıl babam oldu, onu tanıdım az çok.
Bir bacım var, dolayısıyla eniştemi tanıdım.
Abilerim var, yengelerimi tanıdım.
Oğlum var, gelinimi tanıdım.
Kızım var, damadımı tanıdım.
Amcalarım, dayılarım, teyzelerim, halalarım var ve onları da eşlerini de tanırım.
Bunlardan hem erkek ve hem de bayan akrabalarım var.
Yıllarca da aile sorunlarıyla ilgilendim. Ben ailemle yaşadıklarımdan yola çıkarak kendimi eğitip geliştirdim. Onlarca boşama davalarına gözlem yapmak; sorunları tespit ve çözüm üretmek için katıldım. Ve onlarca aileyi boşamaktan alıkoydum, kendi yaşamımdan misaller vererek.
Buradaki amacımıc da bu; Allah vicdanlara aykırı emirler vazetmez, gerçeğini açığa çıkarmak içindir.
Bir misal ile: 5-6 yaşındaki erkek veya kız çocuğunun/yavrumuzun ırzına geçen hasta ruhlu birine 5-10 yıl cezayı nasıl bırakın o yavrularımızın ailelerinin vucdanını kamunun vicdanı asla affetmiyor ve o cezayi uygun bulmuyor: İpte sallandirmalı ki ibret-i alem olsun diye feryat ile toplu eylem yapılır veya o kişiye linç girişimi yapılır. Veya içerde şişlenirler: Adalet sahibi adaleti böylece sağlar ve kamunun içi rahatlar.
Ben bir gun tutuklanmış ve gece hücremdeyken Gayrettepe’de; iki-üç genci getirdiler. Müthiş işkence ediyorlardı. Polisler dışarda: Bu bilmem ne çocuklarını götürelim ormana enselerine sıkalım diyorlardı. Yapacaklarından değil de işte müthiş kızgındılar: Bu kişiler Ümraniye’de bir öğretmen kızımızla annesinin evine hırsızlık için giriyorlar; annesiyle kızına tecavüz ediyorlar ayrıca…
İşte bu ve benzeri olaylar kamu vucdanını yaralıyor.
Kadına attığımız dayak; hangi sebepten olursa olsun, yukarıda bir kardeşimizin dediği gibi yemek hazır olmasın, işte dayak yeme sebebi.
Peki bu nereden kaynaklanıyor: İslam düşmanı munafıklar Tasavvuf yoluyla kadınları ikinci sınıf yerine koydular. Dayak yiyen bir kadın adam gibi çocuk yetiştirir mi?! Babaya düşman yetiştirirlet genelde. İstisnalar her zaman vardır.
Bir toplumu yok etmek isterseniz; kadınlarıni ikinci sınıf yapın yeter.
Kısaca şu konuya da açıklık getirelim:
MEAL SAHİPLERİNİN büyük çoğunluğu: “Kimini kiminden üstün kıldık” diye anlamlandırır. Öyle olunca direk akla gelen; ERKEKLER KADINLARA GÖRE ÜSTÜNDÜR!.. Zaten meallerde de: Erkekler kadınlar üzerine yöneticidirler veya hâkimdirler, diye manâ vermişleridr.
Biz ise;
“Çünkü Allah,
insanların kimini kiminden (kabiliyetçe) farklı kılmıştır” olarak verdik.
.
Bu konuyla ilgili bir arkadaşımızın astığı duvar yazısına şu bilgileri geçmiştim.
Kıymetli kardeşim Ebrar Abanoz şu sözümüzü kendi duvarına asmış; bizi de etiketleyince haberimiz oldu:
// Ebrar Abanoz:
Bir toplumu yok etmek isterseniz; kadınlarıni ikinci sınıf yapın yeter… Sadık Türkmen… //
Bir arkadaşımın yorumlarını da alayım ki, mesele anlaşılsın. Bu yazışmayı almakla şunu söylemek istiyorum: MAALESEF GÜNÜMÜZ GELENEKSEL (ALLAH TARAFINDAN İNDİRİLMİŞ değil İNSANLAR TARAFINDAN UYDURULMUŞ) İSLAM’DAKİ ANLAYIŞ BU!..
// İsrafil Hatip:
mahfetmek için de 1. sınıf yapmak yeterli
3 saat önce · Beğen
Sadık Türkmen:
Kadın; Allah Rasûlü dönemi dışında hiçbir yer ve toplumda birinci sınıf yapılmadı (baştacı yapılmadı).
Cennet annelerin ayakları altındadır, veciz sözüyle baştacı etti.
Sonra islamdanmış gibi dini ritüellerle yüzyıllar önce karşımıza çıkan munafık Mutavvıftan insanlar ayetlerin kelime anlamlarını tahrif ederek, kadını şu hallerde dövün büyük bir nifaka imza attılar ve büyük başarılar elde ederek meyvelerini halâ toplarlar.
Kadınları bu toplumda Tasavvuf ve Tarikatçılar köle gibi kullanırlar.
Peygamber adına olmadık sözler uyduranlar da bunlardır: Benim elimde olsaydı kadını erkeğine secde ettirirdim, dedirten de o munafık güçler.
Kadını; köpek ile bir tutan yine onlar: Abdest köpeğe ve kadına dokunmakla bozulur, diyerek aşağılayan da!..
Allah Rasülü baştacı ediyor. Münafıklar Peygamber adına sözler iftira ettiler.
Bugün açık saçıklık ise kadını birinci sınıf ta yapmaz.
2 saat önce · Beğen
.
İsrafil Hatip:
🙂 sen baya bir dolusun maşallah.
2 saat önce · Beğen
.
Sadık Türkmen:
🙂 sorma…
2 saat önce · Beğen
.
İsrafil Hatip:
ama o uydurma dediğiniz hadis gerçek olabilir dikkat edin. herşey mantığınıza yatmak zorunda değil 🙂
2 saat önce · Beğen
.
Sadık Türkmen:
Allah Rasûlü; Kur’an ile çelişen bir söz sarfetmez… Bizim adımıza endişe etmenize gerek yok, siz kendi adınıza endişeler taşıyın.
Allah Rasûl: KÖPEK ile KADINI aynı cümlede asla ve kat’a kullanmaz!..
İkincisi; Allah’ın Kur’an’ında: “Kadınlarınıza dokunduğunuzda gusledin” derken mealen; Meal sahipleri Kur’an’ın güzelliğine uygun bir şekilde dilimize aktarmaya özen göstermişlerdir. Yoksa: Eşinizle cinsel ilişkide bulunduğunuzda” olarak da dillendirilebilirdi.
İşte bazıları bu anlamdaki dokunmayı, Peygamber’e farklı yorumlattırmışlardır: Elinin eline, başka başka organların kadını birşekilde dokunma olarak algılatarak köpeğe dokunma ile birlikte vermişlerdir… Bu bilinçli bir aşağılama yöntemidir…
Size iyi günler.
Sizi bilmediğiniz bir konuda bilgilendirmiş oldum, buraya tartışmak ve tartışmayı sürdürmek için gelmedim.
Ebrar hanım adımızı koyunca, merak ettim ve okuyunca da sizin yorumunuzu gördüm. Umarım verilen bilgileri akl-ı selim ile değerlendirir faydanıza alırsınız.
2 saat önce · Beğen
.
İsrafil Hatip:
Bence tevil yapmayı bırakmalısın dostum . O hadiste köpek flan kaynakları da sağlamdır. Sen bir ara o hadısın manasını arastır. Hadı hayırlı aksamlar
yaklaşık bir saat önce · Beğenmekten Vazgeç · 1
.
Sadık Türkmen:
Tşk. sana da dostum…
7 dakika önce · Beğen //
Nisa: 34’ü şöyle meallendirdik:
.
Allah’ın adıyla
«34. ERKEKLER eşlerini koruyup kollasınlar.
Çünkü Allah,
insanların kimini kiminden (kabiliyetçe) farklı kılmıştır.
Erkekler kendi mallarından harcasınlar.
İyi eşler (Allah’a) itaatkâr olanlardır.
Allah’ın onları korunaklı yaratması gibi,
onlar da iffetlerini korusunlar.
İffetlerine gölge düşüren/düşürülen kadınlarınızı;
önce güzellikle uyarın,
sonra yataklarında yalnız bırakın
veya
(gerçek aydınlatılıncaya kadar bir süre evden) uzaklaşın!
Eğer nasihati/uyarıları dikkate alırlarsa,
artık onların aleyhine başka bir yol aramayın.
Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.
35. Eğer;
karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz,
erkeğin ailesinden bir hakem,
kadının ailesinden bir hakem gönderin.
İki taraf düzeltmek isterlerse,
Allah da onların uzlaşmasına izin verir.» [NİSA SURESİ’nden]
.
Bu şekilde anlamlandırmamızda;
1) Gerek kadın kendi kendini böyle kötü bir duruma düşürebilir.
«İffetlerine gölge düşüren/düşürülen kadınlarınızı;»
~ Bir erkeğin nikahı altındayken, gözü başka birilerinde olabilir gerçeğinden yola çıkılarak bu kanaate varıldı. Özellikle İNTERNET çıktı çıkalı bırakın bekar kızları, erkekleri; evli kadın ve erkekler bile farklı partnerler ile bu ayette işaret edilen olaylara sebebiyet verebilecek ilişkiler yaşayabiliyorlar. Dolayısıyla günümüzde bu ve benzeri durumda bir sürü kadın darba/eziyete uğramıştır; gerek eşleri ve gerekse kadının babası ve kardeşleri (akrabaları) tarafından
.
2) Veya başka birileri tarafından iftiraya uğrayabilir.
«İffetlerine gölge düşüren/düşürülen kadınlarınızı;»
~ Kadın, böyle bir fiil içinde olmayabilir. Kendisini çekemeyen birileri tarafından iftiraya uğratılmış olabilir. Peygamberimizin güzide eşlerinden Hz. Aişe validemizin başına geldiği gibi. Yaklaşık bir ay gibi bir süre, Hz. Peygamber (sav) eşi Aişe’den uzaklaştığı gibi, diğer tüm eşlerinden de uzaklaşarak ayrı yaşamıştır. Daha sonra gerçeğe TEK TANIK OLAN ALLAH; vahyettiği ayetler ile gerçeği açığa çıkarmış ve bu olayın münafıkların bir düzeni olduğunu vurgulamıştır. Bugün de bize; Nisa 35’te HER İKİ AİLE’den bir HAKEM seçilerek böyle bir durumun araştırılması ve gerçeği açığa çıkarılması tavsiye olunmaktadır. (İş hukuka yansımadan önce bu girişimin faydalı olabileceği öngörülmektedir).
Yukarıdaki katılımları ile bize destek veren herkese; bizim daha detaylı düşünmemize ve araştırmalar yapmamıza vesile oldukları için şükranlarımı sunarım.
Şimdi yukarıda işaret ettiğimiz gibi, bir de bu yönde AYETLERİ OKUYUP YORUMLARINIZI geçerseniz mutlu olacağımı bilmenizi isterim.
Selam ve saygılarımızla…