“Namazda Okuduğumuz Ayetler Allah’a Okunuyormuş!..”
Bu nasıl aklı kullanmak ve bu nasıl bir düşünce tarzıdır? [1]
KUR’AN’DA KUR’AN;
KUR’AN’DA AKIL,
KUR’AN’DA KALP,
KUR’AN’DA SALAT/NAMAZ
~ Gerçek Mümin sorduğu sorularla insanların kafasını karıştırmaz aydınlatır: “Namazda Okuduğumuz Ayetler Allah’a Okunuyormuş!..”
Son zamanlarda, özellikle FACEBOOK’ta insanların, bu ve benzeri şeylerle/sorularla ZİHİNLERİ KARIŞTIRILMAK istenmektedir…
KUR’AN nerede okunursa okunsun; KİŞİ YALNIZ KENDİSİ İÇİN OKUR, KENDİ YARARINA OKUR, KENDİSİ VEYA ONU DUYAN, İŞİTEN YAŞAYAN İNSANLARIN YARARINA OKUR…
Dünyanın EN GERİ ZEKALI İNSANI BUNU BİLE BİLİR…
Bu şekilde bir SORU SORANIN BİR MÜSLÜMAN SAMİMİYETİNDEN şüphe etmek lazım…
Onun için Allah boşuna hiçbir ayet indirmemiştir: “SİZİ ALLAH’IN ADIYLA, ALLAH’IN ADINI KULLANARAK (Kur’an ve Kur’an Ayetlerini gündem yaparak) ALDATIRLAR…
Bu benim için de geçerlidir… Allah diyen, Kur’an diyen, Peygamber diyen herkes için geçerlidir: ZATEN EN TEHLİKELİ OLANLAR DA BUNLARDIR, BİZLERİZDİR… Çünkü karşı taraf KUR’AN’DAN HABERSİZDİR, bizim her konuştuğumuz AYET İLE OLACAĞI İÇİN, BİLGİ SAHİBİ OLMAYAN İNSANLARIN HEMEN İNANMALARI SÖZKONUSUDUR.
Lütfen her yazılan, konuşulan şeyi bizzat kendiniz KUR’AN İLE SORGULAYINIZ, hemen onaylamayınız: AÇIN KUR’AN’I ANLADIĞINIZ DİLDE baştan sona O KONUYU SORGULAMAK İÇİN DEFALARCA OKUYUNUZ. Kalbiniz onayladıktan sonra BİLGİ HAZİNENİZE, İMANINIZA ALINIZ…
Peygamberimiz sav’in zamanında SALAT/NAMAZ İBADETİ; bir AÇIKÖĞRETİM SİSTEMİ GİBİ ÇALIŞIYORDU/İŞLEV GÖRÜYORDU…
Salat = Namaz : Sürekli eğitim ve öğretim sistemidir, bir anlamda… Yani AÇIKÖĞRETİM DİYORUZ, biz buna.
Hz. Peygamber’in arkasında her vakit saf duran Müslümanlar; Peygamber’in okuduğu ayetleri dinleyerek öğreniyorlardı aynı zamanda. Arkasında 7’den 70’e her yaş grubundan insan eşit şartlarda eğitim görüyorlardı.
Namaz sonrası dönüp ayrıca detay bilgiler veriyordu, sorulara cevap veriyordu.
Biz yıllar onca Diyanet İşleri Başkanlığı’na onlarca imzalı dilekçe verdik: İMAMLAR NAMAZ SONRASI DÖNÜP, o vakitte okuduğu ayetleri halka anlamlarını versinler ve anlatsınlar diye.
Şükürler olsun yıllar sonra Ankara’ya gittiğimde, belirli vakitlerde yarım saat önce TÜM CAMİLERDE KUR’AN MEALİ okunuyor. Yarım saat önce Merkezi bir sistemden yayın yapılıyordu, Namaz vaktine kadar sürüyordu. Sanırım hala devam ediyor…
Bir aile reisi akşam evine geldiğinde; yemeğini yedikten sonra Akşam veya Yatsı Namazı’nda; AİLESİ İLE BİRLİKET Namaz’da Kıyamda iken eline bir MEAL alıp; Fatiha ve Zammı Sure’den sonra SESLİ OLARAK BİRKAÇ SAYFA OKUSA, sırf bu şekilde yapsa bile AYDA BİR KEZ KUR’AN MEALİNİ BİTİRMİŞ OLUR. Bir yılda KUR’AN MEALİNİ tam 12 kez bitirmiş olan BİR AİLEYİ DÜŞÜNEBİLİR MUSUNUZ? İnanın BİR İLAHİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ KADAR BİLGİ SAHİBİ OLURLAR. Hatta iddia ediyorum daha da fazla: ÇÜNKÜ NAMAZDA OKUDUĞU AYETLERİ OKURKEN DÜŞÜNECEK ve AYETLER O AİLENİN KALBİNE İNECEKTİR…
Kur’an’da; Kur’an Ayetleri ile Namaz’ın Açılımı: Salat/Namaz Kur’an Bütünlüğünde ele alınmadığı sürece DOSDOĞRU ANLAŞILAMAZ!..
KUR’AN’da/Kur’an Ayetleri ile Namaz’ın Açılımı: Salat/Namaz Kur’an Bütünlüğünde ele alınmadığı sürece DOSDOĞRU ANLAŞILAMAZ!.. İşte SALAT/NAMAZ; Kur’an’ın tamamı taranarak İNSANLIK ve PEYGAMBERLİK TARİHİNDE ortaya konulmuştur.
İyiliği sonsuz, İkramı bol Allah’ın adıyla, mealen:
«153.EY İMAN EDENLER!
Sabrederek
ve
namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin.
Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle/direnenlerle beraberdir.» [BAKARA SURESİ’nden]
Bakara Suresi’nde geçen ve çok önemli bir konuya açıklık getiren Namaz Kavramını; Kur’an bütünlüğünde AYETLERLE İNİŞ SIRASINA GÖRE ELE ALACAĞIZ inşallah..
Namaz Kavramı’nı Allah’ın Ayetleri ile dile getireceğim. Kendi şahsi yorumumu katmayacağım. Okuduğunuzda sizler de Salat/Namaz’ın gerçeğini göreceksiniz. Gereği gibi bir Namaz Kılınmadığında, Namaz İbadeti yerine getirilmediğinde İNSAN AŞIRILIKTAN KURTULAMAZ…
Ve Kur’an’da Namaz/Salat Kavramı çok farklı anlamları içermektedir. Salat, Namaz’ın Kurani kavramıdır. Türkçemizde Salat Kavramının tam karşılığı bulunamadığından, Farsça karşılığı olan NAMAZ olarak tercüme edilmiştir. Dolayısıyla Salat (Namaz) Kavramı; İbadetler Bütünüdür, Dua’dır; aynı zamanda Kuşlar’ın, Hayvan Türlerinin, Bitkilerin de Salatı/İbadeti/Duası’nın genel anlamıdır SALAT!..
Salat/Namaz aslında BİR EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİDİR. Peygamber sav. Efendimiz döneminde, Peygamberimiz SALAT’ı/NAMAZ’ı adeta bugünkü EĞİTİM SİSTEMİ olan BİR AÇIK ÖĞRETİM ÜNİVERSİTESİ gibi değerlendirmiştir; halkını, ümmetini eğitmek için…
Ve bu çalışmada aynı zamanda SALAT/NAMAZ KAVRAMI’nın TÜM PEYGAMBERLERİN hayatında nasıl geçtiğini göreceksiniz.
SALAT/NAMAZ aynı zamanda DİNİN BÜTÜNÜDÜR.
Salat’ı/Namazı ikamet etmek “Allah’a derinden saygı göstermeyenlere ağır gelir”. Ayet aynen böyle söylemektedir, ileride (Medeni Sureler’den olan Bakara Suresi’nde) göreceksiniz.
Namaz İbadeti, bazı insanların iddia ettiği gibi; SALAT yani KUR’AN’I TEBLİĞ vs. gibi bir anlam ifade etmiş olsa;
«43. EY İMAN EDENLER!
Sarhoş olduğunuzda ne söylediğinizi bildikten sonra;
bir de,
-yolcu olmanız durumu müstesnacünüp
olduğunuzda yıkandıktan sonra namazı kılın.
Eğer hasta olur
veya yolculukta bulunursanız,
veyahut
biriniz abdest bozmaktan gelince
ya da
eşlerinizle temasta bulunup su da bulamazsanız
o zaman temiz bir toprağa yönelip,
(niyet ederek onunla) yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin.
Şüphesiz Allah; çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.» [NİSA SURESİ’nden]
Bu ayetlerde geçtiği üzere, CÜNÜPKEN nasıl olur da yapılamaz… Cünüpken; Allah, Kitap, Peygamber denilmesi veya AYETLERİN OKUNMASI yasak olmazdı. Onun için BİR TEK NAMAZ İBADETİ cünüpken yapılmaz/kılınmaz.
Ve o kimselerin iddia ettiği gibi BİR SALAT olsa, NİSA SURESİ’nde SAVAŞ ESNASINDA Allah Namazı Kısaltmanızda bir beis yoktur, buyuruyor… SALAT anlayışı olmuş olsa, yani savaşta tebliğ edildiğinde Tebliği mi kısa tutun olarak anlayacağız. (Nisa: 101-104)
Yine şu ayetlerde belirtildiği gibi BU VE BENZERİ KİMSELER Kitap Ehlindendirler. Bunlar da Kur’an Sahibi/Kur’an Ehli kimseler ama Namaza davet ettiğimizde bizimle alay edenlerdendir. Dolayısıyla kendilerine Tevrat ve İncil verilmiş olanlardan bir farklı yoktur; bunlar da kendilerine Kur’an verilmiş olanlardır:
«57. EY İMAN EDENLER!
Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden
dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri
ve
öteki kafirleri veli/yönetici edinmeyin.
Eğer müminler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının.
58. Siz namaza çağırdığınız vakit
onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar.
Bu şüphesiz onların ilerisini düşünmeyen
bir ekip/grup/takım olmalarındandır.
59. De ki: “Ey kitap ehli!
Sadece Allah’a, bize indirilene
ve
daha önce indirilmiş olanlara inandığımızdan
ve
çoğunuzun da fasıklar olmasından ötürü
bizden hoşlanmıyorsunuz.”» [MAİDE SURESİ’nden]
Kur’an ve Ayetler AKLA ve MANTIĞA HİTAP EDER, ona göre lütfen SALAT/NAMAZ KAVRAMINI iyice ve dosdoğru Kur’an Bütünlüğünde düşünelim ve her söylenene inanmayalım; KUR’AN’a soralım, KUR’AN ile sorgulayalım.
KALP DÜŞÜNEN BİR ORGANDIR.
Aklını ve Kalbini kirleten ne derece sağlıklı düşünebilir?
«178. Allah kime (Hz. Muhammed gibi elçi seçerek) yol gösterirse,
hidayete eren işte odur!
Ve kimi,
(hidayete/rehbere -Kur’an’a- uymayıp düzelmek istemediği için),
sapıklığında bırakırsa,
işte hüsrana uğrayanların kendileri onlardır.
179.Hiç kuşkusuz; cin
ve
insanın suçlularından birçoğunu (hakedenleri) cehenneme atarız.
Kalpleri (akılları) vardır ama onunla ince
ve
derin düşünmüyorlar.
Gözleri vardır ama onlarla görmüyorlar,
kulakları vardır ama onlarla işitmiyorlar.
İşte onlar hayvanlar gibidirler, hatta daha da şaşkındırlar.
İşte onlar gafillerdir.» [ARAF SURESİ’nden]
AKIL, KALP
«178.Allah kime (Hz. Muhammed gibi elçi seçerek) yol gösterirse,
hidayete eren işte odur!
Ve kimi,
(hidayete/rehbere -Kur’an’a- uymayıp düzelmek istemediği için),
sapıklığında bırakırsa,
işte hüsrana uğrayanların kendileri onlardır.
179.Hiç kuşkusuz; cin
ve
insanın suçlularından birçoğunu (hakedenleri) cehenneme atarız.
Kalpleri (akılları) vardır ama onunla ince
ve
derin düşünmüyorlar.
Gözleri vardır ama onlarla görmüyorlar,
kulakları vardır ama onlarla işitmiyorlar.
İşte onlar hayvanlar gibidirler, hatta daha da şaşkındırlar.
İşte onlar gafillerdir.» [ARAF SURESİ’nden]
«57. Rabbinin ayetleri kendisine hatırlatıldığı halde;
onlardan yüz çeviren
ve
ellerinin öne sürdüğünü unutandan daha zalim kim olabilir?
Onlar,
kalplerini (duygusal zekalarını) onu kavramak için işletmiyorlar
ve
kulakları ile de işitmek istemiyorlar.
Dolayısıyla sen onları doğru yola çağırsan bile,
bu halde doğru yola asla gelmiyorlar.» [KEHF SURESİ’nden]
«7. SANA kitabı indiren de O’dur.
Ondan bazı ayetler muhkemdir (manası açık) ki,
onlar kitabın anasıdır,
diğerleri de müteşabihtir (zamanla açıklanacak olandır).[*]
Kalplerinde eğrilik olanlar,
fitne aramak ve
teviline gitmek için (şimdi) onun müteşabihlerine yönelirler.
Halbuki onun nasıl açıklanacağını Allah bilir.
İlim ile derinleşenler:
“Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır” derler.
Neden muhkem ve müteşabih ayetler olduğunu ancak,
akl-ı selim (aklını kullanan ilim) sahipleri düşünüp anlar.
8. (Onlar şöyle yalvarırlar):
“Rabbimiz! Biz hidayeti (doğru hayat rehberini) anladıktan sonra
kalplerimizi eğriltmek istemiyoruz!
Bize katından bir rahmet (iyilik) bahşet.
Şüphesiz Sen çok bahşedensin.”
9. “Rabbimiz! Şüphesiz Sen, hakkında şüphe olmayan bir günde
insanları toplayacaksın. Şüphesiz Allah vadinden dönmez.”» [AL-İ İMRAN SURESİ’nden]
[*] Örneğin 1400 yıl önce: “Sen o dağları duruyor sanırsın. Halbuki onlar
bulutlar gibi geçer giderler” ayeti Müteşabihti. Günümüzde uzaya
çıkılıp, Dünyaya bakılınca dağların Dünya ile birlikte dönüşü
anlaşıldı. Böylece muhkem ayet haline geldi.
«58. ANT OLSUN Kİ; Biz Kur’an’da,
insanlar için (akıllara, düşünce ve duygulara hitap edici)
her tür misali (ortaya koyup) anlattık.
Bundan böyle; şüphe yok ki, sen onlara,
bir mucize de getirsen (inanmıyorlar ve)
inkâr edenler (sana:)
“Siz; (sen ve arkadaşların) yürürlükte olanı/geleneklerimizi,
iptal edicilerden başkası değilsiniz!” diyorlar.
59. İşte böyle;
Allah öğrenmeye çalışmayanların kalplerine mutsuzluk verir.
60. Şimdi sen sabret!
Şüphesiz Allah’ın sözü gerçektir.
Gerçekleri anladığı halde gizleyen(kafir)ler,
sakın seni gevşekliğe sürüklemesin!» [RUM SURESİ’nden]
«164.ŞÜPHESİZ göklerin ve yerin yaratılışında;
gece ile gündüzün birbirini takip edişinde,
insanlara menfaat veren şeyle akıp giden gemilerde,
Allah’ın gökten indirip de onunla ölü toprağı diriltip
orada her türlü/çeşit mahlukatı/canlıyı yaymasında,
rüzgarları evirip çevirmesinde
ve
gökle yer arasında emre hazır bekleyen bulutta,
akıllarını çalıştıran bir toplum için deliller vardır.
165. İnsanlardan kimileri vardır ki,
(Allah’a ulaşmak için Allah’tan başka aracılar edinerek)
Allah’a ortaklar koşarlar ve onları,
Allah’ı sever gibi (hatta daha çok) severler.
İman edenler ise, en çok Allah’ı severler.
Eğer zulmedenler azabı gördükleri zaman,
bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu görmüş olsalardı!
Şüphesiz ki, Allah’ın azabı çok şiddetlidir.
166. O zaman, kendilerine uyulanlar o gün azabı görünce,
kendilerine uyanlardan uzaklaşacaklar,
aralarındaki bütün bağlar kopacaktır.
167. Uyanlar şöyle derler:
“Bizim için bir dönüş olsa da
onlar bizden uzaklaştıkları gibi,
biz de onlardan uzaklaşsaydık!”
Böylece Allah,
onlara bütün yaptıklarını pişmanlıklar olarak gösterir.
Ve onlar cehennemden çıkacak da değillerdir.» [BAKARA SURESİ’nden]
MEKKİ SURELER’DE SALAT/NAMAZ KAVRAMI
İyiliği sonsuz, İkramı bol Allah’ın adıyla, mealen:
«9. ENGELLEYENİ gördün mü;
10. ibadet eden (namaz kılan, Kur’an okuyan, davet eden) bir kulu?» [ALAK SURESİ’nden]
«Öyleyse,
sizin için tamamı kolaylaştırılmış olan Kur’an’ı,
kolayınıza geldiği gibi okuyabilirsiniz!
Namazı kılınız,
zekatı veriniz!» [MÜZZEMMİL SURESİ’nden]
«38. HER NEFİS, kazandığı/yaptığı şeylere karşılık bir rehindir;
39. (dünyada) dürüst
ve
erdemli kalmayı başarabilenler hariç!
40. Onlar cennet bahçelerinden (cehennemliklere) sorarlar,
41. suçlulara (mücrimlere):
42. “Sizi sekara sürükleyen neydi?”
43. Dediler ki: “Namaz kılanlardan/ibadet edenlerden olmadık.
44. Yoksula da yedirmezdik.
45. Dalanlarla birlikte (boş, faydasız, zararlı işlere) dalar idik.
46. Ve hesap/karşılık/din gününü yalanlar idik.
47. Sonunda, ölüm bize (bu halde iken) gelip çattı.”
48. Artık, iddia ettikleri şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.» [MÜDDESSİR SURESİ’nden]
«14. MUHAKKAK Kİ,
kurtulmuştur temizlenen,
15. Rabbinin ismini anıp namaz kılan/(O’na) ibadet ve dua eden.» [ALA SURESİ’nden]
«4. ÖYLEYSE,
yazıklar olsun şu namaz kılanlara/ibadet edenlere!..
5. Onlar,
ibadetlerinden/namazlarından gafildirler.
6. Onlar,
(başkalarını memnun etmek için ibadetle) gösteriş yaparlar.
7. Ve en ufak iyiliğe bile engel olurlar,
(basit araç ve gereçleri bile iyilik için vermezler).» [MAUN SURESİ’nden]
(Bu ayetlerde Namaz kıldığı için bir insanın böyle olduğu değil; Namazı dosdoğru kılmadığından dolayı böyle bir karaktere sahip olduğu hatırlatılmaktadır. Ne yaparsanız yapın, bir işi gereğince yapmaz ona uymazsanız her zaman için yanlışa düşersiniz, dile getirilmektedir.)
«31. FAKAT o, gerçeği kabul etmedi
ve
namaz da kılmadı.
32. Tam tersine yalanladı
ve
yüz çevirdi.
33. Sonra da çalım satarak ailesine gitti.
34. Yazık sana, yazık!
35. Sonra yine yazık sana, yazık!» [KIYAMET SURESİ’nden]
«39. ONLARIN dediklerine sabret/aldırış etme;
güneşin doğuşundan ve
batışından önce Rabbini överek tesbih et.
40. Gecenin bir bölümünde ve
secdelerin/namazın ardından da… (O’nu överek tesbih et).
41. Çağırıcının yakın bir yerden çağıracağı o güne kulak ver!
42. O gün, gerçekten o müthiş sesi/korkunç çığlığı işiteceklerdir.
İşte bu, kalkış/çıkış/yeniden diriliş günüdür.
43. Şüphesiz, Biz diriltiriz
ve
öldürürüz (ölümüne izin veririz).
Dönüş de Bizim katımızadır.
44. O gün yer, üzerlerinden sür’atle çatlayıp açılır.
İşte bu, toplanmadır. Bize göre kolaydır.» [KAF SURESİ’nden]
«170.Onlar kitaba sımsıkı sarılırlar ve namazı dosdoğru kılarlar.
İşte Biz[], düzeltmeye çalışanların mükâfatını zayi etmeyiz.» [ARAF SURESİ’nden]
«18. HİÇBİR GÜNAHKAR başkasının günahını çekmez.
Yükü ağır gelen kimse yükünü taşımaya (başkasını) çağırsa,
akrabası dahi olsa hiçbir şey ondan taşınmaz.
Sen ancak görmeden Rablerinden korkan
ve
namaza devam eden/eğitim öğretime katılan kimseleri uyarıp
sakındırırsın.
Kim temizlenip arınırsa,
ancak kendi nefsinin yararı için arınıp temizlenmiştir.
Sonunda dönüş Allah’ın katınadır.» [FATIR SURESİ’nden]
«29. O (bilgin) kimseler ki;
Allah’ın kitabını gereği gibi/anlamaya çalışarak okurlar,
namazı ikame ederler/namaza devam ederler.
kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli açık dağıtırlar.» [FATIR SURESİ’nden]
«27. BÖYLECE onu (İsa’yı) taşıyarak kavmine geldi.
Dediler ki; “Ey Meryem! Gerçekten tuhaf bir şeyle geldin.
28. Ey Harun’un kızkardeşi!
Baban kötü bir kişi değildi ve annen de iffetsiz biri değildi.”
29. Onu (İsa’yı) gösterdi.
Dediler ki: “Biz beşikteki bebekle nasıl konuşuruz?!”
30. (İsa) dedi ki: “Şüphesiz, ben Allah’ın kuluyum.
Bana kitap verdi ve beni nebi/peygamber kıldı.
31. Nerede bulunursam bulunayım beni faydalı kıldı.
Bana namaz kılmayı,
(üretim ve ticaret yaparak) zekat vermeyi tavsiye etti.
Sağ olduğum sürece…
32. Anneme hürmet etmemi/saygılı davranmamı tavsiye etti.
Beni başkaldıran bir zorba yapmadı.
33. Doğduğum gün, öleceğim gün
ve
diri olarak yeniden kaldırılacağım gün selâm üzerimedir.”» [MERYEM SURESİ’nden]
«54. KİTAP’TA İSMAİL’İ de oku!
Şüphesiz o, sözünde duran birisi idi.
Gönderilmiş bir elçi idi.
55. Ailesine namaz kılmayı ve zekât vermeyi söylerdi.
O, Rabbi katında razı olunmuş idi.» [MERYEM SURESİ’nden]
«56. KİTAP’TA İDRİS’İ de zikret! Şüphesiz o, çok doğru bir elçiydi.
57. Biz de onu yüksekçe bir yere çıkardık.
58. İŞTE BUNLAR (yukarıda anlattığımız elçiler),
Allah’ın kendilerine nimet verdiği elçilerden;
Âdem’in soyundan, Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan,
İbrahim ve İsrail’in (Yakub’un) soyundan,
doğru yolu gösterdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdendirler.
Onlara Rahmân’ın ayetleri okunduğu zaman,
ağlayarak secdeye kapanırlardı.
59. Onlardan sonra arkalarından öyle bir nesil geldi ki,
namazı zayi ettiler (eğitim-öğretimi terkettiler)
ve
şehvetlerine uydular.
Azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır.
60. Ancak tövbe eden, iman eden
ve
salih amel/faydalı işleri en iyi şekilde yapanlar hariç,
işte onlar cennete girerler ve hiçbir haksızlığa uğratılmazlar.
61. Rahmân’ın kullarına gıyaben vadettiği,
Adn cennetlerine girerler.
Şüphesiz O’nun sözü yerine gelecektir.
62. Orada boş söz işitmezler, yalnızca “Selâm” (sözünü işitirler).
Orada onlar için rızıkları sabah ve akşam hazırdır.
63. Kullarımızdan korunup sakınan kimseye,
miras vereceğimiz cennet işte budur!» [MERYEM SURESİ’nden]
«9. MUSA’NIN haberi sana ulaştı mı?
10. Hani o bir ateş görmüştü, ailesine dedi ki:
“Siz durup bekleyin ben bir ateş gördüm;
belki ondan size bir kor getiririm
veya
ateşin yanında bir yol gösteren bulurum.”
11. O, ateşin yanına geldiği zaman; “Ey Musa!” diye seslenildi:
12. “Şüphesiz Ben, Ben senin Rabbinim!
Ayakkabılarını çıkar, çünkü sen kutsal vadide Tuvâ’dasın.
13. Ben seni seçtim, şimdi sen vahyedilecekleri dinle!
14. Şüphesiz Ben, Ben Allah’ım!
Benden başka Tanrı/İlâh yoktur, öyleyse Bana kulluk et!
İyi bil, Beni anmak/Beni zikir:
Namazı vaktinde kılmak/Kur’an’ı anlayarak okumaktır.
15. Kıyamet saati muhakkak gelecektir.
Ben onu(n gelip çatma zamanını) gizli tutuyorum,
herkes yaptığının karşılığını bulsun!
16. Öyleyse ona (kıyamet saatinin geleceğine) inanmayan
ve
dürtülerine/isteklerine/nefsine uyan kimse,
sakın seni ondan (ona inanmaktan) alıkoymasın,
yoksa mahvolursun.» [TAHA SURESİ’nden]
«128.KENDİLERİNDEN ÖNCE nice kuşakları helâk etmemiz,
onları doğru yola getirmedi mi?
Onların barındıkları yerlerde dolaşıyorlar!
Şüphesiz bunda aklını kullananlar için ayetler vardır.
129.Eğer Rabbinden söylenmiş bir söz
ve
belirlenmiş bir süre olmasaydı,
hemen cezalandırılmaları gerekli olurdu.
130.Onların dediklerine sabret
ve
Rabbini övgü ile tesbih et;
Güneş’in doğuşundan ve batışından önce.
Gecenin bir kısmında ve gündüzün uçlarında da (tesbih et).
Belki (böylece) hoşnut kalırsın/mutlu olursun!
131.Onlardan bazılarını (geçici olarak) faydalandırdığımız,
dünya hayatının süsüne gözlerini dikme;
kendisiyle (mal, mülk, lüks hayat gibi)
onları açığa çıkarmak için izin verdiğimiz şeylere (imrenme)!
Rabbinin rızkı daha hayırlıdır
ve
daha kalıcıdır.
132.Ailene namaz kılmalarını söyle,
kendin de ona dayan/ona devam et!
Biz senden bir rızık istemiyoruz.
Güzel sonuç takvanındır!» [TAHA SURESİ’nden]
«210.ONU (Kur’an’ı) şeytanlar indirmedi.
211.Bu onların yapabilecekleri bir şey değildir,
zaten güçleri de yetmez.
212.Çünkü onlar vahyedileni işitmekten uzaklaştırılmışlardır.
213.Öyleyse sakın Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarma.
Yoksa azap edilenlerden olursun.
214. Sen en yakınlarını uyar!
215. İnananlardan sana uyanlara kanadını ger.
216.Eğer sana karşı gelirlerse, de ki:
“Gerçekten ben yaptıklarınızdan uzağım.”
217. Sen; üstün, merhametli olan(Allah)a dayanıp güven.
218.O (Allah) ki; seni (tek başına) uyanıp (ibadet/dua/düşünmek için)
kalktığın zaman (da) görür.
219.Ve (namazda) secde edenler arasında iken de;
eğilip kalktığında/doğrulduğunda (da) seni görür.
220. Şüphesiz O; işitendir, bilendir.» [ŞUARA SURESİ’nden]
«1. Ta. Sin.
BUNLAR Kur’an’ın
ve
kainatın gerçekleridir.
2. Bir yol gösterici
ve
bir müjdedir müminlere/gerçeği araştırıp kabul edenlere!
3. Onlar namazı kılıp gereğini yerine getirirler.
Zekâtı verir (vermek için çalışıp kazanırlar)
ve ahirete de kesin olarak inanırlar.
4. Gelecekteki sonsuzluğa inanmayan kimselere gelince;
onların işleri kendilerine süslü geliyor,
onlar körü körüne bocalayıp duruyorlar!
5. İşte onlar o kimseler ki, azabın en kötüsü onlar içindir.
Ahirette de en çok hüsrana uğrayanlardır.
6. Şüphesiz ki bu Kur’an sana;
doğruyu bildiren, herşeyi bilen katından verilmektedir.» [NEML SURESİ’nden]
«78. NAMAZI ikame et/hiç bırakma!..
Güneş’in sarkmasından gecenin kararmasına kadar!..
Ve Fecir Kur’an’ını (okumayı) da!..
(Namaz kılarken
veya
namaz harici, Kur’an ve anlamını düşünerek sürekli oku!)
Şüphesiz fecir Kur’an’ı/sabah Kur’an okuyuşu;
işte o, şahit olunandır!
79. Ve (Ey Muhammed/Ey İnsan!)
Gecenin bir kısmında (namaz kılmak, Kur’an okumak için),
sana özgü bir nafile/fazladan ibadet etmek üzere kalk!
Umulur ki; Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır.
80. De ki: “Rabbim!
Beni doğruluk girişiyle girdir ve doğruluk çıkışıyla çıkar.
Bana katından yardımcı bir güç ver.”
81. De ki: “Gerçek/hak geldi, batıl/yalan olan yok olup gitti.
Şüphesiz, yalan/batıl olan yok olup gitmeye mahkûmdur.”» [İSRA SURESİ’nden]
«105.VE BİZ onu (Kur’an’ı) hak ile indirdik.
Ve (bu Kur’an), şeksiz şüphesiz gerçek olarak/hak ile indi.
Seni de yalnızca müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
106.Bir Kur’an ki;
insanlara ağır ağır okuman (okuyup anlaşılsın) için
bölümlere ayırdık
ve
onu azar azar indirdik!
107.De ki:
“Ona inanın veya inanmayın! Gerçek şu ki;
daha önceleri de gerçek ilim adamları ayetler okunduğu zaman,
çenelerinin üstüne kapanarak secde ederlerdi!..”
108.Derler ki:
“Rabbimizin şanı yücedir/Rabbimiz herşeyden münezzehtir!
Rabbimizin sözü mutlaka yerine getirilmiştir.”
109. (Onlar) çeneleri üstüne kapanarak ağlıyorlar.
Ve (Kur’an), onların içten gelen derin saygılarını artırıyor.
110.De ki:
“İster ’Allah’ diye çağırın veya ister ‘Rahman’ diye çağırın.
Hangisiyle çağırırsanız (çağırın),
sonunda en güzel isimler O’nundur.”
Namazında sesini çok yükseltme
ve
pek de kısma, bu ikisi arasında bir yol tut!..
111.De ki: “Çocuk edinmeyen Allah’a sayısız övgüler olsun!
O’nun mülkte ortağı yoktur.
Âcizlikten ötürü hiçbir yardımcıya ihtiyacı olmayandır!
İşte O’nu gereği gibi tekbir et/yücelterek an!» [İSRA SURESİ’nden]
«87. MUSA’ya ve kardeşine:
“Mısır’da kavminiz için evler hazırlayın“ diye vahyettik.
“Evlerinizi mescid edinin ve namazı ikame edin.”
“Müminleri müjdele!”» [YUNUS SURESİ’nden]
«110.ANT OLSUN,
Musa’ya Kitab’ı verdik, onda da ihtilâfa düşüldü.
Eğer Rabbinden geçmiş bir söz olmasaydı,
aralarında derhal hüküm verilirdi.
Gerçekten onlar, bundan yana kuşkulu bir şüphe içindedirler.
111. Şüphesiz ki Rabbin;
hepsinin işlerinin karşılığını onlara tam verecektir.
Şüphesiz O, onların yaptıklarından haberdardır.
112.Öyleyse, emrolunduğun gibi dosdoğru ol!
Seninle beraber tövbe eden kimselerle birlikte…
Ve sizden hiçbiriniz gurura kapılıp da haddi aşmasın.
Şüphesiz O, yaptıklarınızı görendir.
113. Sakın zulmeden kimselere, en ufak bir eğilim duymayın.
Yoksa, size de ateş dokunur.
Sizin için, Allah’tan başka evliya/dost yoktur.
Sonra, size yardım da edilmez.
114.Namazı (gereği gibi) ikame et/(ayetleri anlayarak kıl);
gündüzün iki tarafında
ve
geceye yakın zamanlarda/gecenin başlangıcında…
Şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir.
İşte bu, ibretle düşünenler için bir öğüttür.
115. Sabret!
Şüphesiz Allah,
iyilik yapanların ücretini zayi etmez/boşa çıkarmaz!» [HUD SURESİ’nden]
«71. DE Kİ: “Allah’ı bırakıp da bize bir yarar
ve
bir zarar veremeyen şeylere mi yalvaralım?!
Allah bizi doğru yola ilettikten sonra,
ökçelerimiz üzerinde döndürülüp de,
tıpkı şeytanların kendisini ayartarak,
yeryüzünde şaşkın bir halde bıraktığı kimse gibi mi olalım?
‘Bizimle hidayet yoluna/doğru yola gel!’ diye çağıran
arkadaşları olmasına rağmen.”
DE Kİ: “Allah’ın rehberliği tek rehberliktir!
Bize âlemlerin Rabbine teslim olmamız emredildi.”
72. Ayrıca: “Namazı ikame edin ve O’ndan sakının!
Huzurunda toplanacağınız O’dur.”» [EN’AM SURESİ’nden]
«91. ONLAR, Allah’ı gereği gibi takdir edemediler;
“Allah hiçbir beşere, herhangi bir şey indirmedi” demekle!
De ki: “Musa’nın bir ışık
ve
insanlara yol gösterici olarak getirdiği o kitab’ı kim indirdi?
Siz, onu sayfalar haline getirip bir kısmını gösteriyor
ve
birçoğunu da gizliyorsunuz.
Halbuki onunla sizin
ve babalarınızın bilmediği şeyler size öğretilmiştir.”
De ki: “Allah!” (indirdi). Sonra onları bırak,
daldıkları bataklıkları içinde oyalanıp dursunlar!
92. İşte bu da, indirdiğimiz mübarek bir Kitap’tır.
Kendinden öncekileri doğrulayıcıdır.
(Biz onu/Kur’an’ı) kentlerin anasını
ve
çevresinde olan (kent)leri uyarman için (gönderdik).
Ahirete inanan kimseler buna inanırlar.
Ve onlar namazlarını (anlayarak kılarak) muhafaza ederler.» [EN’AM SURESİ’nden]
«1. Elif, Lâm, Mim.
2. BUNLAR, hikmet dolu kitabın ayetleridir.
3. İyi davrananlar için rehber ve rahmet olmak üzere!
4. Onlar ki; namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler
ve
ahirete de kesin olarak inanırlar.
5. İşte onlar, Rablerinden bir hidayet üzerindedirler.
Ve onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridirler.» [LOKMAN SURESİ’nden]
«12. ANT OLSUN, Biz Lokman’a hikmet/bilgelik verdik.
“Allah’a şükret!” diyerek.
Kim şükrederse ancak kendisi içindir.
Kim de inkar/nankörlük ederse;
Şüphesiz ki Allah; zengindir, her türlü övgüye lâyıktır.
13. Hani Lokman, oğluna öğüt vererek demişti:
“Ey yavrucuğum! Allah’a ortak/şirk koşma!
Şüphesiz ki ortak koşmak en büyük zulümdür!”
14. Biz insana;
ana-babasına ‘iyilikle davransın’ diye bir görev verdik.
Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla taşımıştı.
Onun sütten kesilmesi de iki yılda olmuştur:
“Bana (şükret) ve ana-babana da teşekkür et,
dönüşünüz Bana/huzuruma/katımadır.”
15. Eğer o ikisi; hakkında bilgin olmayan birtakım şeyleri,
Bana ortak koşmaya zorlarlarsa,
bu konuda onlara boyun eğme/itaat etme
ve
(bu durumda bile) onlara bu dünyada sahip çık/iyi bak.
Ve Bana yönelen (nimet sahibi) kimselerin yoluna uy!
Sonra dönüşünüz Bana/Benim katımadır;
yapmış olduğunuz şeyleri size haber veririm.
16. “Ey yavrucuğum!
Yaptığın şey, bir hardal çekirdeği ağırlığınca da olsa,
bir kayanın içinde
veya
göklerde
ya da
yerin içinde bulunsa da Allah onu getirir.
Şüphesiz Allah gizli ve ince şeyleri bilen/latif;
herşeyden haberdar olan/habir’dir!”
17. “Ey yavrucuğum!
(Yaratılmış/gönderilmiş kitaptan) ayetleri düşünerek namaz kıl,
iyiyi emret,
kötüden sakındır!
Başına gelen şeylere sabret/dayan/yenmeye çalış.
Şüphesiz bunlar, azmi gerektiren işlerdendir!
18. İnsanlara yanağını bükme.
Yeryüzünde çalım satarak/böbürlenerek yürüme;
Allah, böbürlenip kendini beğenen hiç kimseyi sevmez!
19. Yürüyüşünde doğal ol,
sesini alçaltıp sakinleştir/bağırıp çağırarak konuşma!
Çünkü, seslerin en çirkini eşeklerin sesidir!”» [LOKMAN SURESİ’nden]
«36. ŞİMDİ size verilen herhangi bir şey,
dünya hayatının geçici geçimliğidir!
Allah katında bulunanlar ise daha hayırlı ve daha kalıcıdır.
İman edip ve Rablerine tevekkül edenler/güvenenler içindir!
37. Onlar günahın büyüklerinden
ve
hayâsızlıklardan kaçınarak uzak duranlardır.
Öfkelenip kızdıkları zaman da, affedenlerdir!
38. Onlar ki; Rableri(nin çağrısına/emrine/sözleri)ne cevap verenler,
namazı gereği gibi kılanlar,
işleri/yönetimleri aralarında şura/danışma ile olanlar
ve
kendilerine rızık olarak verdiklerimizden,
infak edenlerdir/harcayanlardır.
39. Bir zulüm ve haksızlık kendilerine gelip çattığında;
yardımlaşarak/birbirlerine arka çıkarak karşı koyanlardır!» [ŞURA SURESİ’nden]
«31. İNANAN KULLARIMA söyle: “Namazı dosdoğru kılsınlar,
kendilerine rızık olarak verdiklerimizden,
gizlice ve açıkça bağışlasınlar.
İçinde alışverişin
ve
dostluğun bulunmayacağı gün gelmeden önce.”» [İBRAHİM SURESİ’nden]
«35. HANİ BİR ZAMAN, İbrahim demişti ki:
“Rabbim, bu bölgeyi güvenli bir yer kıl!
Beni ve çocuklarımı putlara kul olmaktan uzak tut!
36. Rabbim! Gerçekten insanlardan birçoğu, onlarla saptılar.
Bundan böyle, kim bana uyarsa, işte o bendendir.
Kim bana isyan ederse/karşı gelirse,
artık Senin (merhametine kalmıştır).
Şüphesiz Sen; çok bağışlayan ve çok esirgeyensin!
37. Rabbimiz! Ben, çocuklarımdan bir kısmını,
Beyt-i Muharremin’in/Kabe’nin yanında,
ekin bitmez (çorak) bir vadiye yerleştirdim.
Ey Rabbimiz! Salat’ı/Namaz’ı,
(ayetleri anlayarak, sürekli ve bilinçli olarak) ikame etsinler!
Bundan böyle insanlardan bir kısmının gönüllerini
onlara yönelt!
Onları çeşitli ürünlerle rızıklandır, umulur ki şükrederler!
38. Rabbimiz!
Şüphesiz Sen, gizlediğimizi ve açığa vurduğumuzu bilirsin.
‘Ne yeryüzünde, ne de gökyüzünde,
hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz!’
39. İhtiyarlığımda bana İsmail’i
ve
İshak’ı lütfeden Allah’a sayısız övgüler olsun!
Şüphesiz, Rabbim duayı işitendir.
40. Rabbim! Bana, namazı sürekli kılmamda yardımcı ol,
soyumdan olanlara da!..
Rabbimiz! Duamı kabul buyur!
41. Rabbimiz! Beni, annemi-babamı
ve
gerçeklere inananları bağışla, hesabın görüleceği gün!”» [İBRAHİM SURESİ’nden]
«72. ONA İshak’ı hediye ettik,
üstelik (İshak’ın ardından torunu) Yakub’u da;
hepsini (toplumlarına) faydalı kişiler/salihlerden kıldık.
73. Onları emrimizle doğru yolu gösteren liderler/önderler yaptık!
Onlara hayırlı işler yapmayı,
namazı kılmayı
ve
zekâtı vermeyi vahyettik.
Onlar Bize kulluk eden kimselerdi.» [ENBİYA SURESİ’nden]
«1. MÜMİNLER başarıya ulaşsınlar!
2. Onlar ki; namazlarında,
(huşu içerisindedirler ve ayetleri anlamıyla düşünerek) yalnız O’na
yönelirler.
3. Onlar ki, boş ve saçma şeylerden yüz çevirenlerdir.
4. Onlar ki, zekât vermek (madden ve manen huzur bulmak) için
(bütün güçleriyle) çalışanlardır.
5. Ve onlar ki; iffetlerini koruyanlardır.
6. Ancak eşleri ya da (nikah altına aldıkları) cariyeleri hariç!
Çünkü onlar, bunlardan dolayı kınanmazlar.
7. Kim bunun ötesine gitmek isterse işte onlar haddi aşanlardır.
8. Ve onlar ki; emanetlerine ve sözleşmelerine uyanlardır.
9. Ve onlar ki; namazlarına özen göstererek,
(namazlarını vaktinde kılarak üzerine titrer) muhafızlık ederler.
10. İşte, vâris olacak olanlar, böyleleridir!
11. Onlar Firdevs’e vâris olacak ve orada sonsuz kalacak olanlardır.» [MÜMİNUN SURESİ’nden]
«19. GERÇEK ŞU Kİ, insan; pek hırslı ve aç gözlü!
20. Kendisine kötülük dokunduğu zaman, sızlanır.
21. Ona iyilik dokunduğu zaman, cimrilik eder!
22. Bilinçli olarak namaz kılanlar, böyle değildir!
23. Onlar, namazlarında süreklidirler.
24. Mallarında, belirli bir hak vardır,
25. hem isteyen ve hem de yoksun/mahrum bırakılanlar için.
26. Onlar din/hesap gününü tasdik ederler.
27. Onlar Rablerinin azabından korkarlar.
28. Çünkü Rablerinin azabından emin olunamaz.
29. Onlar edep yerlerini/iffetlerini koruyanlardır.
30. Ancak eşleri ya da suç (haram) olmayan birliktelikler başka!
Çünkü onlar, bundan dolayı kınanmazlar.
31. Ama kim bunun ötesini isterse, işte onlar haddi aşanlardır.
32. Onlar emanetlerini ve sözleşmelerini gözetenlerdir!
33. Onlar şahitliklerinde dürüsttürler.
34. Onlar,
namazlarını koruyanlardır (aksatmadan vakitlice kılanlardır.)
35. İşte onlar, cennetlerde ikram görenlerdir!» [MEARİC SURESİ’nden]
«17. ÖYLEYSE (namaz [dua] ile) Allah’ın yüceliğini zikredin/anın;
akşama erdiğiniz ve sabaha kavuştuğunuz zaman!..
18. Övgü O’na mahsustur; göklerde de yeryüzünde de,
günün sonunda da öğleye erdiğiniz zaman da!
19. O, ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarır.
Ölümünden sonra yeryüzünü diriltip canlandırıyor!
Siz de işte böyle çıkarılırsınız!» [RUM SURESİ’nden]
«30. OHALDE SEN,
Allah’ı birleyen olarak yüzünü dosdoğru bu dine çevir,
Allah’ın fıtratına (sünnetine/tabiat kanununa),
insanları ona (bir ilme) göre yarattığı o fıtrata/kanuna…
Allah’ın tabiat kanununda hiçbir değişiklik olmaz!
İşte, dosdoğru din budur!
Fakat insanların birçoğu bilmiyor.
31. Gönülden bağlılar olarak, O’na yönelenler olun.
O’na sığınarak korunun.
Namazı kılın
ve
müşriklerden/O’na ortak koşanlardan olmayın!
32. Onlar ki, dinlerini parça parça eden
ve
cemaat cemaat olanlardır!
Her bir cemaat (bu Kur’an ile değil de),
kendi yanlarındaki (eserleri) ile övünüp sevinmektedir!» [RUM SURESİ’nden]
«45. KİTAP’TAN sana vahyedileni oku/düşün!
Ve namazı (ayetlerin anlamını düşünürek huşu ile) kıl.
Gerçekten (okunan ayetlerin manasını anlayarak kılınan) namaz
utanç verici davranışlardan ve uygunsuz işlerden alıkoyar!
Elbette ki Allah’ı (Kur’an okuyarak) anmak/düşünmek,
işte bu en büyük ibadettir/mutluluktur!
Allah durumunuzu çok iyi biliyor.
46. İçlerinden zulmedenleri hariç olmak üzere kitap ehli ile ancak,
en güzel tarzda (medeniyet yarışı yaparak) mücadele edin.
Ve deyin ki: Bize indirilene de size indirilene de inandık.
Bizim İlâhımız da sizin İlâhınız da birdir.
Biz O’na teslim olanlarız!”
47. İşte böylece kitabı sana indirdik.
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, ona inanırlar.
Şunlardan da (geçmiş vahiylerin takipçilerinden),
ona inanmayı düşünen kişiler var.
Gerçekleri anladıkları halde gizleyenlerden başkası,
ayetlerimizi inkârla reddetmez/inkârda diretmez!
48. Sen bundan önce herhangi bir kitap okuyan/okuyor değildin
ve onu sağ elinle de yazmıyordun!
Öyle olsaydı yalana/bâtıla uyanlar kuşkulanabilirlerdi!
49. Aksine bu bilim adamlarının duygusal zekâlarında,
gerçek olduğu anlaşılan apaçık ayetlerdir!
Zalimlerden başkası ayetlerimizi inkârla reddetmez!
50. Dediler ki:
“O’na Rabbinden mucizeler indirilmeli değil miydi?”
De ki: “O mucizelerin gösterilmesi ancak Allah’ın izniyledir.
Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım.”
51. Hayret! Kendilerine okunan Kitabı sana indirmemiz,
onlara (mucize olarak) yetmedi mi?
Şüphesiz ki bunda (Kur’an’da);
gerçeklere inanan bir toplum için elbette bir rahmet
ve
bir öğüt vardır.» [ANKEBUT SURESİ’nden]
«45. KİTAP’TAN sana vahyedileni oku/düşün!
Ve namazı (ayetlerin anlamını düşünürek huşu ile) kıl.
Gerçekten (okunan ayetlerin manasını anlayarak kılınan) namaz
utanç verici davranışlardan ve uygunsuz işlerden alıkoyar!
Elbette ki Allah’ı (Kur’an okuyarak) anmak/düşünmek,
işte bu en büyük ibadettir/mutluluktur!
Allah durumunuzu çok iyi biliyor.
46. İçlerinden zulmedenleri hariç olmak üzere kitap ehli ile ancak,
en güzel tarzda (medeniyet yarışı yaparak) mücadele edin.
Ve deyin ki: Bize indirilene de size indirilene de inandık.
Bizim İlâhımız da sizin İlâhınız da birdir.
Biz O’na teslim olanlarız!”» [ANKEBUT SURESİ’nden]
Meallerin alındığı Kaynak Meal:
“İniş Sırasına Göre Kur’an, Akıl ve Bilim Işığında Türkçe Çeviri, İki Cilt Birarada ~ Orta Boy”; Birinci Baskı, İstanbul 2010..
Bir cevap yazın